loading.gif
mobile-banner-bg

MİLLETİN PARTİSİ, BİRLİĞİN ADRESİ 10 YAŞINDA

...
15 Ağustos 2011 - Pazartesi

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin onuncu kuruluş yıl dönümü dolayısıyla Ankara İl Başkanlığınca Sincan´daki Harikalar Diyarı´nda düzenlenen iftarın ardından bir konuşma yaptı.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin onuncu kuruluş yıl dönümü dolayısıyla Ankara İl Başkanlığınca Sincan´daki Harikalar Diyarı´nda düzenlenen iftarın ardından bir konuşma yaptı.

Başbakan Erdoğan konuşmasında şunları söyledi:

´´Ne aldatan olacağız, ne aldanan olacağız. Toplumun hakkı ve vicdanı olmaya devam edeceğiz. Demokrasinin hak ve adaletin özgürlüklerin çıtasını daha çok yükselteceğiz. Kimsenin hukukunu çiğnememeye azami özen göstereceğiz, kimseyi bizim gibi düşünmeye, bizim gibi inanmaya zorlamayacağız. Her vatandaşımızın hukukunu en az kendi hukukumuz kadar koruyacağız, savunacağız.

Yeni bir anayasa ile milletimizin, ülkemizin yolunu açmak durumundayız. Bunun için en geniş mutabakatı oluşturmaya öncelik edeceğiz ama sizlerden bir şey rica ediyorum, nereden nereye geldiğimizi unutmayalım ki geleceğe emniyet içinde gidelim.
Kardeşlerim şu mübarek ramazan ayında maalesef yavrularımız şehit ediliyor ve yavrularımızı şehit eden bu bölücü terör örgütüne karşı, bizler şu anda bu mübarek ay vesilesiyle sabırla devam ediyoruz. Ama unutmayın bizim medeniyetimizin geçmişinde, o cehalet döneminde bile kimse kimseye kurşun atmaz, kan dökmezdi. İşte bu bölücü terör örgütü ve onların siyasi uzantıları bakınız neler yapıyorlar.

Daha dün 3 tane yavrumuzu şehit ettiler. Bakınız, unutmayın artık yine açık söylüyorum, bıçak kemiğe dayanmıştır diyorum ve bu ülkede bölücü terör örgütüyle arasına mesafe koymayanlar da bu suça iştirak ediyorlar, bunu da buradan açıklamak istiyorum ve onlar da bunun bedelini ödemeye mahkum olacaklardır.
Zira bu ülkede barışa gölge düşürenler, kan dökerek özgürlükten bahsedenler kaymakamımızı, askerlerimizi, sağlık memurumuzu kaçıranlar, bunları kaçırmak suretiyle eğer bu ülkede bizlerin teslim olacağını, eyvallah edeceğimizi zannediyorlarsa bunu bizden beklemesinler. Ama açık söylüyorum, bıçak kemiğe dayanmıştır. Ne derlerse desinler, neyi söylerlerse söylesinler, bunun faturası ağır olacaktır.´´
Başbakan Erdoğan, ´´Ramazana hürmeten, biz şu anda sabrediyoruz ama Ramazanın bitiminden sonra bilesiniz ki bu ülkede barışın miladı, bu barış ayıyla beraber, bu dayanışma ayıyla birlikte çok daha farklı olacak´´ diye konuştu
Başbakan Erdoğan konuşmasında, AK Parti´nin bugün 10 yaşında olduğunu belirterek, ´´Bugün milletin partisi, yani partiniz 10 yaşında. 10. yaş gününüz, 10. doğum gününüz hayırlı olsun, kutlu olsun, mübarek olsun. Bizatihi sizin eseriniz olan AK Parti 10 yıl sonra bugün alnı ak, başı dik bir şekilde, sahibiyle, yani sizlerle birlikte doğum gününü kutlamanın heyecanını yaşıyor´´ diye konuştu.
26 Mart 1999´da Üsküdar´dan Pınarhisar Cezaevi´ne doğru ´´Bu şarkı burada bitmez´´ diyerek çıktıkları yolculukta nice badireler atlattıklarını söyleyen Erdoğan, ´´Ama bu badirelerin hiçbiri ´Beraber yürüdük biz bu yollarda´ şarkısını milletin dilinden düşürmeye muktedir olamadı. Ben işte o şarkıyı bizimle birlikte söyleyen herkesi selamlıyorum. Bu iftar sofrasını, bu kardeşlik sofrasını paylaşan bütün kardeşlerime hoş geldiniz, şeref verdiniz diyorum. Bu harekete gönlünü veren, için yüreğini ortaya koyan herkesi selamlıyorum´´ dedi.

Türkiye´nin 81 vilayetinde 10. yıl kutlamaları yapıldığını, genel başkan yardımcılarının, bakanların, merkez karar yürütme kurulu üyelerinin ve milletvekillerinin bu kutlamalara katıldığını anlatan Erdoğan, 74 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşını selamlayarak, sevgilerini gönderdi.
´´Bu harekete gönül vermiş, emekleriyle bu hareketi yükseltmiş bütün kardeşlerime, bütün dava arkadaşlarımıza şükranlarımı sunuyorum´´ diyen Erdoğan, bu kutlu yolculuk sırasında kaybettikleri bütün kardeşlerini hayırla ve özlemle yad ettiğini dile getirerek, Allah´tan rahmet diledi.
AK Parti´nin kuruluşunun 10. yılında tüm Türkiye´de yüzbinlerin, milyonların aynı sofrada buluştuğunu ifade eden Erdoğan, ´´Bu sofranın adı Halil İbrahim Sofrası. Milletimizin gönül ziyaretindeyiz, milletimizin gönül ziyafetindeyiz. Türkiye´nin her yerinde her şehrinde, her kasabasında, her köyündeyiz. Baştan başa ülke sathına yayılmış bir iftar sofrasındayız´´ diye konuştu.

´´HİÇBİR SERVETE DEĞİŞMEYİZ´´

Yeryüzünün her köşesine selam ve sevgilerini gönderdiklerini söyleyen Başbakan Erdoğan, ´´her zaman zayıf olanın yanında yer alan milletin kalbinin şu mübarek zamanlarda Somali´deki kardeşlerinin yanında olduğunu´´ kaydetti. Erdoğan, şunları söyledi:

´´Ne mutlu bize ki bugün ülkemizin her köşesinde insanlarımız iftar sofralarına bir de Somalili kardeşlerini misafir ediyor. Başbakanlık olarak, Diyanet Teşkilatımız olarak, Kızılayımız ile TİKA ile tüm kurumlarımızla birlikte İHH, Kimse Yok Mu, Can Suyu, Yeryüzü Doktorları gibi gönüllü kuruluşlarımız Somali için büyük bir kampanya yürütüyorlar. Yazılı ve görsel medyamız da bir taraftan Sabah gazetesi, Samanyolu, Kanaltürk, bütün bu kuruluşların hepsi bir kampanya yürütüyorlar. Kendilerine şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum. Türkiye özellikle bu kutlu iklimde Afrika´ya uzattığı merhamet eliyle insanlığa büyük erdemlerin dersini veriyor. Tüm hayır sahiplerine, ayni ve nakdi yardım eden tüm şahıs ve kurumlara huzurlarınızda şahsım, milletim adına şükranlarımı arz ediyorum.

İnşallah Perşembeyi Cumaya bağlayan gece Somali yolundayız. Cuma sabahı inşallah Rabbimin lütufuyla Somali´de olacağız ve oradaki kamplarda kardeşlerimizle kucaklaşacağız. Onların halini bizzat yerinde göreceğiz ve sürdürülebilir bir kampanyayı devam ettireceğiz.´´

Erdoğan, adaleti, hakkaniyeti ve paylaşmayı esas alan milletimizin bu ayda zengin gönlünü alabildiğince açtığını, devletimizin de milletimizin de aynı istikamette yürüdüğünü belirterek, ´´Bereketli sofralarımız sadece 81 vilayetimizde değil, Afrika´dan Asya´ya bütün ülkelerde kuruluyor. Bizler bu dayanışma ve kardeşlik ruhunu hiçbir servete, hiçbir Hazine´ye değişmeyiz. Kimsesizlerin kimsesi olmak, ekmeğini sofrasını paylaşmak, zayıf olana kol kanat germek adına daima onları korumamız, daima savunmamız gereken en önemli değerlerimiz olduğunu biliyoruz. Zira biz birbirimizin velisi, vasisi, hamisi ve kardeşiyiz´´ dedi.

´´MAHÇUP OLMADIK´´

"Aynı yoldan geçmişiz biz´´ şarkısının sözlerini okuyan Başbakan Erdoğan, ´´AK Parti olarak bundan 10 sene evvel, ´Vira bismillah´ diye denize açıldıklarında bazılarının bugünleri hayal edemediğini´´ söyledi. O gün bir aşk ile bir sevda ile yola çıktıklarını belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
´´Bu sevda memleket sevdasıydı. ´Bu yol emniyetli değil, bu yol güvenli değil; bu yolda tuzaklar, engeller var´ diyerek azmimizi kırmak isteyenler, yolumuza taş koymak isteyenler oldu. Ama her zorluğun ardında bir kolaylık olduğuna inandık. Öyle oldu. Daha ilk günden ´Bundan böyle hiçbir şey eskisi gibi olmayacak´ dedik. Ve bugün gönül rahatlığıyla ´artık hiçbir şey eskisi gibi değil´ diyoruz. Daha yolun başında dedik ki ´Gerekirse kendimiz bedel ödeyeceğiz ama milletimize bedel ödetmeyeceğiz.´
Bu sözlerimizin üzerinden tam 10 sene geçti. Bugün de isteyen istediği gibi bu sözlerimizin takibini, bunların sağlamasını yapabilir. Bizden önce Türkiye yönetilemiyordu, arabayı atın önüne bağlamışlardı. Türkiye durmuyor, geri gidiyordu. Siyaset koyu bir vesayet altındaydı. Biz açıkça ilan ettik; ´Türkiye veya Türkiye´de bundan böyle millet, siyasetin arkasından gitmeyecek, siyaset milletin arkasından gidecek´ dedik. Dedik ki ´Bundan böyle Türkiye´de siyaset her zaman milletin içinden, bağrından hayat bulacaktır.´

Nihayet, 3 Kasım seçimlerine giderken, genel başkanı olduğum partiden bu kez milletvekili seçilebilme hakkım engellenirken biz millete seslendik; ´Yakın ışıkları´´ dedik. Beklenen gün geldi ve milletimiz bütün karanlıkları aydınlatmak üzere ışıkları yaktı. Aldanmamak ve aldatmamak üzere çıktığımız yolda milletimizle daima gönül birliği içinde yer aldık ve mahcup olmadık. AK Parti´nin siyasi programının değişmez maddesi ´önce millet´ dedik. Ülkemizde asla hizmet noktasında taviz vermedik. Demokrasi ve özgürlükler alanında yol aldıkça, ekonomimiz büyüdükçe, saygınlığımız artıkça siyasetimiz daha çok kabul gördü. Her seçimde milletimizin güveni daha çok arttı. Millete olan sevdamız milletin yüreğinde sürekli karşılık buldu.´´

14 Ağustos 2002´de ´´Bir daha bugünlere dönmemek için çıtayı biraz daha yükseltiyor ve tek başına iktidar bize yetmez diyoruz. Türkiye´nin istikrarı, devletimizin itibarı, halkımızın mutluluğu için Halkımızın mutluluğu için AK Parti olarak yüzde 50 diyoruz´´ dediklerini aktaran Başbakan Erdoğan, 3 Kasım 2002´de yüzde 34 olan oy oranlarının 12 Haziran 2011 seçimlerinde yüzde 50´ye ulaştığını anlattı.

´´GURUR VE KİBİR´´

Bu arada iki yerel seçim ve iki referandumdan da alınlarının akıyla çıktıklarını ifade eden Erdoğan, ´´Bundan kendimize bir kibir ve gurur payı çıkarmadığımız ortada. Her zaman işaret ettiğimiz gibi gurur, kibir tehlikelerin en büyüğüdür. Biz bu şerefli emanete layık görüldüğümüz için sadece Allah´a şükreder, aziz milletimize teşekkür ederiz´´ diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
´´Makam ve mevkilerin cazibesine kapılmadan, halka hizmetten bir an olsun geri durmayız. İlk günkü heyecanımız, aşkımız her gün, her an tazelenerek bugünlere geldik. Bizim tek gayemiz memleketimizin her köşesindeki her çocuğun, her gencin, her anne ve babanın gözündeki ışığı çoğaltmaktır. AK Parti dünya demokrasi tarihinde eşine az rastlanmış bir başarıyla 14 ay gibi kısa bir zamanda güçlü bir halk desteğiyle iktidara geldi. 3 Kasım 2002 tarihinden itibaren Türkiye´nin tıkanan yolları açıldı, aydınlandı. Bu süreçte millet iradesine karşı çıkanlar, eski Türkiye´ye dair, eski siyaset modellerine dair bütün ezberleriyle açığa düştüler. Halkın oyunu, halkın iradesini küçümsediler. ´AK Parti´yi konjonktür getirdi´ dediler. Ayrımcılığın, çatışmacı siyasetin bizi de rehin alacağı beklentisine girdiler. ´Eski gerilim alanları AK Parti´yi de çözer´ dediler. Hatta devlet içinde devletler olduğunu alenen söylediler. Hukuk dışı yapılanmalarla, karanlık senaryolarla demokrasinin ışığını karartacaklarını zannettiler. Hiçbiri ama hiçbiri olmadı. Yanıldılar, hem de ne yanıldılar.
Biz daha birinci kuruluş yıl dönümünde demiştik ki ´AK Parti toplumu ayrıştıran unsurlar üzerinde siyaset yapmayacaktır. Toplumun vicdanını kanatacak kararlara ortak olmayacağız. Hiçbir zaman kulağımız kendi sesimizle dolmayacak. Hakikatin sesi nereden gelirse ona kulak vereceğiz. Halkla birlikte siyaset yaparsanız, halka yukardan bakmazsanız, hukuk ve adaletten, vicdan ve merhametten ayrılmazsanız bunların hiçbiri olmaz.´ Nitekim olmadı.´´

Erdoğan, durmadan, tereddüt etmeden yola devam ettiklerini ifade ederek, ´´Maruz kaldığımız en acımasız eleştirilerin içinde bile ´Acaba bir hakikat payı var mı?´ diye diyalog kapılarını daima açık tuttuk. Türkiye´nin birikmiş bütün meselelerinin çoğulcu demokrasiyle çözüleceğine inandık. En aykırı fikirleri dahi meşruiyet zeminine taşımak için bütün gayretimizle çaba gösterdik. Hiçbir zaman yegane doğrunun kendi doğrularımız olduğunu düşünmedik. ´AK Parti siyasetin merkezindedir. Toplumsal merkeze yaslanan bir partidir ve öyle kalacaktır´ dedik. Başarılarımızı daima milletin başarıları olarak, memleketin başarıları olarak gördük.´´ diye konuştu.

´´AK Parti iktidarında daha önce olmayan birşey oldu, Türkiye tarihiyle ve tabii coğrafyasıyla barış yoluna girdi´´ diyen Başbakan Erdoğan, ´´Daha yolun başında ´Biz bu ülkenin hem aklı hem vicdanı olmak istiyoruz´ demiştik. Yol boyunca da bu teraziyi korumaya çalıştık. Daima dik durduk ama diklenmedik. Daima ülkemizin onurunu koruduk ve savunduk. AK Parti ile Türkiye tarihi bir imkan yakalamışken, ülkemiz muasır medeniyet hedeflerine koşarken kimsenin adalet terazisine taş koymasına rıza göstermedik. Yıkıcı eleştirilere maruz kalsak da hareket noktamızı millet adına yola çıktığımızı ve daima milletimizle birlikte olacağımızı unutmadık´´ dedi.

Sayısız başarı öyküsü anlatabileceğini ifade eden Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
´´Hepsinden önemlisi biz birşey yaptık; AK Parti olarak bütün sosyal ve ekonomik politikalarımızda, bütün siyasetimizde biz devlet ile toplum arasındaki yaraları kendi yaramız bildik. Belki de en çok bunu yaptığımız için sayısız haksızlığa maruz kaldık. ´Gözyaşları dinsin´ dediğimiz için bile taş yağmuruna tutulduk. Gönlümüz incindi ama kimseyi incitmek gibi bir düşünceye sahip olmadık. Hakaretlere maruz kaldık ama biz de hata yapmış olabiliriz diye bütün samimiyetimizle siyasi rakiplerimizden helallik istedik. Herkesi, her fırsatta meşruiyet zeminine, demokrasinin yegane çözüm adresine Türkiye Büyük Millet Meclisi´ne çağırdık. Biz millete efendilik etmedik, etmeyeceğiz. Doğu´da başka, Batı´da başka bir siyaset dili kullanmadık, kullanmayacağız. Ülkemizin doğusuna, güneydoğusuna hizmet götürürken nasıl mutlu olduysak batısına, kuzeyine güneyine hizmet götürürken aynı hissiyatı aynı mutluluğu yaşadık. ´Entelektüel kesimle farklı, sermaye ile farklı, emekçi kitlelerle farklı konuşmayacağız´ dedik. Öyle yaptık. Davos´ta, Brüksel´de başka, İstanbul´da başka, Ankara´da başka konuşmadık.
İki yüzlü bir iç politika yürütmediğimiz gibi milletimizin menfaatlerine halel getirecek bir dış politika yürütmedik. Bunun içindir ki işte 12 Haziranda milletimiz bizim bu siyasetimize ne yaptı? Yüzde 50 oy verdi."
Başbakan Erdoğan, Türkiye´nin 2023 hedeflerine kavuşması için önceliklerinin yine millet olacağını belirterek, ´´Şükürler olsun bugün partimizin kuruluşunun 10. yılında ecdadımızın huzurunda da alnımız ak, gönlümüz ferahtır. Bugün, 10 sene önceki iddialarımızın nasıl takipçisi olmaya devam ediyorsak, yarın da bugünkü iddialarımızın takipçisi olmaya devam edeceğiz. 10 yıl sonra o günleri Allah bize de görmeyi nasip ederse bugünkü sözlerimizin yine sahibi olduğumuz ortaya çıkacak´´ diye konuştu.
´´Ne aldatan olacağız, ne aldanan olacağız´´ diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

´´Toplumun hakkı ve vicdanı olmaya devam edeceğiz, demokrasinin hak ve adaletin özgürlüklerin çıtasını daha çok yükselteceğiz. Kimsenin hukukunu çiğnememeye azami özen göstereceğiz, kimseyi bizim gibi düşünmeye, bizim gibi inanmaya zorlamayacağız. Her vatandaşımızın hukukunu en az kendi hukukumuz kadar koruyacak, savunacağız. Yeni bir anayasa ile milletimizin, ülkemizin yolunu açmak durumundayız. Bunun için en geniş mutabakatı oluşturmaya öncelik edeceğiz ama sizlerden bir şey rica ediyorum, nereden nereye geldiğimizi unutmayalım ki, geleceğe emniyet içinde gidelim.
Kardeşlerim şu mübarek ramazan ayında, maalesef yavrularımız şehit ediliyor ve yavrularımızı şehit eden bu bölücü terör örgütüne karşı, bizler şu anda bu mübarek ay vesilesiyle sabırla devam ediyoruz. Ama unutmayın, bizim medeniyetimizin geçmişinde, o cehalet döneminde bile kimse kimseye kurşun atmaz, kan dökmezdi. İşte bu bölücü terör örgütü ve onların siyasi uzantıları bakınız neler yapıyorlar. Daha dün 3 tane yavrumuzu şehit ettiler. Bakınız, unutmayın artık yine açık söylüyorum, bıçak kemiğe dayanmıştır diyorum ve bu ülkede bölücü terör örgütüyle arasına mesafe koymayanlar da bu suça iştirak ediyorlar, bunu da buradan açıklamak istiyorum ve onlar da bunun bedelini ödemeye mahkum olacaklardır.
Bu ülkede barışa gölge düşürenler, kan dökerek özgürlükten bahsedenler kaymakamımızı, askerlerimizi, sağlık memurumuzu kaçıranlar, bunları kaçırmak suretiyle eğer bu ülkede bizlerin teslim olacağını, eyvallah edeceğimizi zannediyorlarsa, bunu bizden beklemesinler. Açık söylüyorum, bıçak kemiğe dayanmıştır, ne derlerse desinler, neyi söylerlerse söylesinler, bunun faturası ağır olacaktır. Bu kadar açık konuşuyorum.

Eğer demokrasi diyorlarsa, eğer hukuk diyorlarsa bunun yeri parlamentodur. Kendi kendilerine bu ülkenin şehirlerinde, gayri meşru, illegal parlamentolar oluşturmak suretiyle kimse bu ülkenin herhangi bir vilayetinde, herhangi bir operasyon veya ameliyat yapamaz bunu böyle bilsinler.
Şunu da çok açık söylüyorum, yerel özerklik, bilmem ne özerklik, geçin onları geçin. Kime neyi anlatıyorsunuz siz? Bu ülkede, hiçbir vilayetimizde yerel yönetimlerin özerkliğinin dışında herhangi bir yerel özerklik diye bir şey konuşulamaz, bizim kitabımızda böyle bir şey yok. Şu anda bütün yerel yönetimlerimiz hepsi özerktir ve özerk çalışmaktadır. Kimse oralarda yaptıkları çeşitli toplantılarla kalkıp da bu millete, bizlere tehdit savurmasın.
Bu can bu bedende oldukça, AK Parti iktidarıyla bizler tüm güvenlik güçlerimizle el ele vermek suretiyle biz bu işin sadece güvenlik boyutunun olmadığını hep söyledik, yine söylüyoruz. Bunun diplomatik boyutunun olduğunu söyledik, psikolojik boyutunun olduğunu söyledik, sosyo ekonomik boyutunun olduğunu söyledik, halkla iç içe olmayı söyledik.´´

´´BU İŞLERİN HEPSİ YOLUNA GİRECEK, HİÇ ENDİŞE ETMEYİN´´

AK Parti´nin kuruluşunun 10. yıldönümünün 81 ilde kutlandığını belirten Başbakan Erdoğan, ´´Biz her yerde varız. İstediğiniz kadar teşkilatlarımızı bombalayın, cam çerçeve indirin. Bilesiniz ki, o cam çerçeve yerine takılır, o teşkilatlar kurulur ama siz AK Parti hareketini durduramazsınız´´ dedi.

Başbakan Erdoğan, Türkiye´de barışa, kardeşliğe, birliğe gölge düşmesini hiçbir zaman istemediklerini ifade ederek, şunları kaydetti:

´´Gölge düşürenler var. Bu ülkede Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Gürcüsüyle, Abazasıyla, Boşnakıyla, Romanıyla, Arnavutuyla kimse bizi birbirimize düşürmeye kalkmasın. Onlar kendilerini Kürt kardeşlerimin temsilcisi ilan ediyorlar. Hiç alakası yok. Sorun bakalım bunlara, siz benim Kürt kardeşlerime bugüne kadar ne verdiniz? Koskoca bir hiç. Zaten öyle bir dertleri de yok. Onlar bunun üzerinden nemalanıyorlar.
Bunların, biliyorsunuz, dinle de alakası yok. Zaten İmralı´daki Kürtlerin dininin Zerdüştlük olduğunu ilan etmişti. Acaba Kürtlerin dininin Zerdüştlük olduğunu kabul eden kaç tane bana Kürt kardeş gösterebilirsiniz? Ben inanıyorum ki, benim Kürt kardeşlerimin tamamına yakını ´İslam´ diyecektir. Ayrımcılık, bölücülük... Yapmak istedikleri bu. Kendileri de zaten tribünden seyrediyor. Ama bunlara prim vermeyeceğiz. Bu işlerin hepsi yoluna girecek, hiç endişe etmeyin. Sabırla bu işi başaracağız.
Ramazan´a hürmeten, biz şu anda sabrediyoruz ama Ramazan´ın bitiminden sonra bilesiniz ki, bu ülkede barışın miladı, bu barışa ayıyla beraber, bu dayanışma ayıyla birlikte çok daha farklı olacak.´´

´´BUGÜN BORÇ VEREN BİR TÜRKİYE VAR´´

Dünyanın en kudretli devletlerinin küresel ekonomik krize teslim olduğu bir dönemde, Türkiye´nin 2011´in ilk çeyreğinde büyümede yüzde 11´i yakaladığını anımsatan Başbakan Erdoğan, ´´Şu anda da gayet iyi gidiyoruz. IMF´ye olan borç geldiğimizde 23.5 milyar dolardı şimdi 4 milyar dolara düştü. MHP, DSP, ANAP iktidarından 23.5 milyar dolar borçla devraldık, ama şimdi 4 milyar dolar borç var IMF´ye. Kardeşlerim, 27 milyar dolar Merkez Bankası´nın kasasında vardı, şu ada 97.5 milyar dolar Merkez Banka´mızın döviz rezervi var. Bütün olumsuzluklara rağmen tablo bu´´ diye konuştu.

Türkiye ölçeğinde daima büyük düşündüklerini ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:

´´Hiçbir zaman küçük düşünmedik, çünkü bu millete küçük düşünmek yakışmaz. Dün 70 sente muhtaç olan bir Türkiye vardı ama bugün borç veren bir Türkiye var. Yardım elini dünyanın dört bir yanına ulaştıran Türkiye var. Yedi kıtaya ulaşan yedi kıtada bayrağını gururla dalgalandıran bir ülke haline geldik. Dün bırakınız başka ülkelerin vatandaşlarını, kendi vatandaşına bile hizmet götürmeyen acziyet içinde olan bir Türkiye, bugün Ak Parti iktidarıyla birlikte dünyanın dört bir yanına donör bir ülke konumunda ulaşıyor.
Neresinde ecdadımıza ait eser varsa onlara sahip çıkıyor, restore ediyor ve nerede çaresizliğe mahkum edilen halklar varsa onların sesine kulak veriyoruz. Nereden, nereye...
Dün 70 sente muhtaç Türkiye, bugün güçlü tarihi ve kültürel bağlarımızın da olduğu dünyanın diğer ülkelerine 8 yılda 5 milyar dolarlık kalkınma yardımı yapan bir Türkiye var. Sadece özel sektörümüzün en az gelişmiş ülkelere yaptığı yatırım bugün 2 milyar dolar seviyesinde inşallah bunu 2015´te 5 milyar, 2020´ye kadar ise 10 milyar dolar seviyesine çıkarmayı hedefliyoruz.´´