TEKEL İŞÇİLERİNİN EYLEMİ PROVAKE EDİLİYOR
AK Parti İstanbul İl Başkanımız Aziz Babuşcu, CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin ile birlikte Habertürk Televizyonu'nda yayınlanan "Karşıt Görüş" programının konuğu oldu.
AK Parti İstanbul İl Başkanımız Aziz Babuşcu, CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin ile birlikte Habertürk Televizyonu'nda yayınlanan "Karşıt Görüş" programının konuğu oldu. Gündemdeki konular ile İstanbul'un masaya yatırıldığı programda soruları cevaplayan İl Başkanımız, son günlerde siyasetçiler arasında yaşanan sözlü tartışmalara ilişkin görüş bildirirken, farklı partilerde siyaset yapan insanların zaman zaman birbirlerine karşı tepkili bir duruş sergilemelerinin normal olduğunu söyledi. Ancak, tepki verirken kullanılan üsluba dikkat etmek gerektiğinin altını çizdi. Programda öncelikli konu başlığı, uzun bir süredir Ankara'da eylem yapan tekel işçilerinin durumuydu. Tekel işçilerinin durumunun doğru anlaşılması gerektiğine dikkat çeken İl Başkanımız, 2005 yılında yapılan yasal bir düzenlemeyi hatırlatarak, "Hükümetimiz, yasal bir düzenleme ile gerek özelleştirme kapsamında gerekse işten çıkartılarak işsiz kalan kardeşlerimizi 4c kapsamına dahil etti. 2004 yılında alkol 2008'de de sigara üreten fabrikalar özelleştirildi. Bunun sonucunda devletin elinde işe yaramayan depolar kaldı. O depolarda da işçiler vardı. Biz bu kardeşlerimizle ilgili sendikalarla görüşüp bu şekilde orada kalamayacaklarını söyledik. Onlara bir öneride bulunduk. Ya kıdem tazminatlarınızı ve tüm sosyal güvencelerinizi iade edelim ya da sizi 4c kapsamında değerlendirelim dedik. Sendika bizden altı ay süre istedi ama bu süre iki yıla çıktı. O esnada işçi kardeşlerimiz de maaşlarını aldılar her ay. Aylık 40 trilyonluk maliyetle onları bugüne taşıdık." diye konuştu.
HAK ARAMAYA DAYALI DEĞİL, İDEOLOJİK TEMELLİ SENDİKACILIK YAPANLAR VAR
Tekel işçilerinin, 4c'yi kabul etmeyip, işçi kadrosunda kamuda çalışmak konusunda ısrarcı olduklarını söyleyen İl Başkanımız, önemli bir noktaya dikkat çekti. İşçilerle oturup konuştuklarında mutabık kaldıklarına vurgu yapan İl Başkanımız Babuşcu, "Ancak sokağa çıktıklarında iş değişiyor" dedi. Bazı sendikaların, "İdeolojik Sendikacılık" yaptığını belirten İl Başkanımız, tekel işçilerinin eylemlerinin, Türkiye'nin demokratikleşmesini istemeyen statükocu bir kesim tarafından provake edildiğini dile getirdi. "Bu eylem birilerinin tezgahına alet ediliyor, işçi kardeşlerimiz kullanılıyor" diyen İl Başkanımız, buna, 1999 yılında binlerce insanın katılımıyla yapılan eylemi örnek verdi. İl Başkanımız, "24 Temmuz 1999'da Ankara'da Emek Platformu,15 ayrı örgütün katılımı ile cumhuriyet tarihinin en büyük işçi eylemini gerçekleştirdi. Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısını protesto ettiler. O günlerde bir de Marmara Depremini yaşadık. Dönemin hükümeti deprem bölgelerine sıcak bir çorba ulaştıramazken, alelacele Sosyal Güvenlik Yasasını çıkarttı. Şimdi bakıyoruz, o dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı şu an tekel işçilerinin çadırına gidip saf tutuyor. Bundan daha büyük bir istismar olamaz." şeklinde konuştu.
EYLEM YAPAN İTFAİYECİLER “KULLANILDIK” DEYİP İSTANBUL’DAN ÖZÜR DİLEDİ
Tekel işçilerinin ardından, geçtiğimiz günlerde İstanbul'da eylem yapan itfaiyecilerin durumu da gündeme geldi. İl Başkanımız konuyla ilgili soruya verdiği cevapta, belediyelerin bazı hizmetleri taşeron üzerinden aldığını hatırlatarak, itfaiyenin de bugüne kadar Büyükşehirin iştiraki olan BİMTAŞ adındaki bir firmadan hizmet aldığını ancak süresi dolan ihalenin başka bir firmaya verildiğini belirtti. İl Başkanımız, bu süreçte işçilerin mağdur edilmediğini ise şu sözlerle dile getirdi: "Taşeron hizmetlerde işçiler hem düşük ücretle çalışıyor hem de sosyal güvenceleri sıkıntılı. Ancak, itfaiyede çalışan personel nitelikli ve eğitimli olduğu için ihaleyi alan firma, diğer firmanın personeli ile çalışma kararı aldı. Bu işçi kardeşlerimiz aynı şartlarda yeni firmada çalışmaya davet edildi. Bu arkadaşlardan bir kısmı haklarını kaybedecekleri kaygısı ile hak arama eylemine kalkıştılar. Bunu da gayet doğal karşılıyoruz. Ancak, daha sonra istismar edildiklerini kullanıldıklarını beyan ederek İstanbul'dan özür dilediler"
İl Başkanımız, söz konusu işçilerden 859'unun yeni firma ile anlaştığını 68 kişinin ise henüz sözleşme yapmadığını söylerken, sendikaları da işçilere yönelik yaklaşımları nedeniyle eleştirdi. Sendikaların iktidara ya da herhangi bir siyasi görüşe değil işçiye yakın durması gerektiğine dikkat çeken İl Başkanımız, ihalelerin yandaşlara verildiğine yönelik iddiaları da, "İhale verilirken şu ya da bu partiye yakınlığına bakılmaz, işi nasıl yaptığına bakılır. İhaleler yasal çerçevelerde yapılıyor, eğer ihaleye katılan firmalara karşı ayrıcalıklı bir tutum ya da yasal bir ihlal varsa gerekli itirazlar yapılır, bunun için tüm kanallar açık" sözleri ile yalanladı.
CHP HEP MİLLETİ KÜÇÜMSEMİŞ, KAVGA ETMİŞTİR
Programda CHP zihniyetinin her zaman milleti küçümsediğini, milletle kavgalı olduğunu ve milli iradeyi içine sindiremediğini söyleyen İl Başkanımız, bu anlayışın hayli eskilere dayandığını örneklerle anlatarak şöyle konuştu:
“Çok partili hayata yeni geçilen süreçte CHP’li Cevdet Kerim İncedayı “Bu halkı özgür bırakırsak oylarını Haso’ya Memo’ya verir” demişti. Falih Rıfkı Atay, 1945’te “Demokrasi ve hürriyetin ülkeyi geri götürmek veya yabancı komisyoncuların ülkeye gelmesini sağlayacak bir liberalizmin kalkanı olduğunu” söyleyip “CHP’nin misyonu halka rağmen de olsa halk için çalışmayı düstur edinmek olmuştur” şeklinde sözler sarfederken, Nihat Erim 1946’da “Milli Rejim sağa sola sapma cereyanlarından korkmayacak kadar güçlenmedikçe bazı şeyleri halka gerekirse zorla dayatmalıyız” diyordu. Nurettin Artam’ın 1945’te zamanın aydınlarına verdiği öğüt de çok manidardır: “Sizin birinci göreviniz bu halkın neyi istemesi neyi istememesi gerektiğini öğrenmesine yardımcı olmaktır.”
OYLARI TARTALIM BİLE DEDİLER
CHP’lilerin kendi oylarını ayrıcalıklı sayan zihniyetini eleştiren İl Başkanımız, “Yusuf Ziya Ortaç, Akbaba Dergisi’nde Adnan Menderes’in DP’sinin aldığı oyları küçümsemek için oyların “niceliği” kadar “niteliğinin de” önemli olduğunu ve Menderes’in, aldığı oylara bakarak kendisini bir şey sanmamasını söyleyip şöyle yazmıştı: “DP, oyları sadece sayıyor, oysa aynı zamanda tartmalı!” Böyle demekle, CHP’nin az gözüken oylarının, terazide, cahil halkınkilerden daha ağır çıkacağı beyan edilmiş oluyordu” diye konuştu
MİLLETİN İRADESİ İLE SEÇİLMİŞ HER MECLİS ANAYASA YAPABİLİR
Programda bir diğer konu başlığı da son günlerin en çok tartışılan gündem maddesi olan Anayasa Değişikliğiydi. Kendisine, Sabih Kanadoğlu'nun, "Bu Meclis'le Anayasa yapılmaz" sözleri sorulan İl Başkanımız, "Kanadoğlu'nun hukuk anlayışının 22 Temmuz öncesinde ülkeye yaşattığı garabetlere hep birlikte şahit olduk. Ben öyle düşünmüyorum, millet iradesi ile oluşmuş her Meclis Anayasa yapabilir. Yasal düzenlemeler yapabilir. Ancak, önemli olan şu, bu Meclis Anayasa'yı değiştirmek istiyor mu? Biz bugüne kadar partiler arası uzlaşma aradık, ancak temin edemedik. İnşallah bundan sonra temin edebiliriz" ifadelerini kullandı. Darbe tartışmalarının da gündeme geldiği programda İl Başkanımız, CHP'nin darbe planlarına karşı tutumunu eleştirdi. Kendini sosyal demokrat olarak niteleyen CHP'nin özellikle darbe konusunda Türkiye'de yaşanan değişim ve dönüşüme katkı sağlaması gerekirken, destek verir açıklamalar yaptığını hatırlatan İl Başkanımız, "Bugüne kadar ne için CHP'nin kapısına gittiysek kapıdan geri döndük. Demokrasilerde iktidar kadar muhalefet de önemlidir ve iktidarlara çeki düzen veren bir fonksiyonları vardır. Biz de bu noktada Ergenekon konusunda darbe planları konusunda CHP'nin desteğini bekliyoruz. Yine ayrı şekilde Demokratik Açılıma da katkı sağlamalarını bekliyoruz. Bugün ülkemiz, Kürtçe yayınların yapıldığı bir noktaya geldi, bugüne kadar insanlarımızı tükettik ama artık tüketmeyelim. Biz bu ülkede beraber güldük beraber ağladık, birbirime yaslandık. Kimse mensubiyetinden dolayı bir diğerini ötekileştirmesin" diye konuştu.
AYAMAMA’DAKİ ÇALIŞMALARDA SONA GELİNDİ
Programın son bölümünde ise İstanbul'da yaşanan sel felaketi ile gündeme gelen Ayamama Deresi konuşuldu. Çalışmalar hakkında bilgi veren İl Başkanımız, dere yatağında bulunan 30 işyerine ait 108 işgalden 103'ünün yıkıldığını söyledi. İl Başkanımız, halen yapılması gereken işler olmakla birlikte yaşanacak ikinci bir sel felaketine ise büyük oranda hazır olduklarını belirtti.